3 Temmuz 2015 Cuma

Sınıf Yönetimi: Örnek Olay


NOT: 75

ÖN SÖZ

“Yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum.” (Diyojen)

Okul öğrencinin vaktinin en çok geçirdiği kurumdur. Ailesinden daha çok görüyordur öğretmenini, arkadaşlarını. Rol model olarak seçtikleri öğretmenleri gibi ileride bu mesleği yapmayı hayal etmeye başladıkları dönemlerdir okul. Öğretmenler bunların farkında olarak öğrencilerine örnek oluşturabilecek tutumlar sergilemelidirler. 

Toplum veya ailesi tarafından dışlanan öğrencileri hayata kazandırmak yine öğretmenlerin elinde olan bir şeydir. Öğrencilerine yol göstererek gereken psikolojik yardımları sunarak öğrencinin hayata kazanmasını ve yeteneklerini keşfetmesini sağlamalıdır. 

Lise çağında öğretmenlik yapan öğretmenler anlayışlı, sabırlı ve güler yüzle mesleklerini sürdürdüklerinde dersleri hem verimli şekilde geçecektir hem de öğrenciler tarafından saygı duyulan bir öğretmene dönüşecektirler. 

Öğretmen görevini sürdüğü yerdeki aile, toplum, kültürel çevrelerle iletişim halimde olup öğrencilerin sorunlarını anlamaya çalışmalıdır. Ve dersin en iyi şekilde işlenmesi için gereken materyalleri gerektiğinde tasarlayabilmelidir.

Bence öğretmenlik yeri geldiğinde anne, abi, abla veya baba olmaktır. Vaktinin çoğunu okulda geçiren öğretmen-öğrenci için bu tür iletişim gelecek günler için sağlıklı bireylerin yetişmesine ve kendinden emin adımlar atılmasına vesile olacaktır.


BAĞIMLI



Metin öğretmen 30 yıllık matematik öğretmenidir. Mesleğe başladığı yıllardaki gibi dinç ve anlayışlı değildi. Yaşından dolayı artık sınıftaki fısıldaşmalar bile onun için baş ağrısına neden olmaktaydı. Bu yüzden girmiş olduğu sınıflarda öğrencilere karşı katı kurallar koymaktaydı ve uymayanları da sınıf arkadaşlarının önünde cezalandırmaktaydı.

Metin öğretmen, Cuma günü 11/B sınıfının öğleden sonraki son sınıfına girdiğinde bazı öğrenciler sıraların üzerine oturmuş konuşurken, bazılarıysa tahtaya yazılar yazmaktaydı. Metin öğretmenin sınıfına girdiğini gören öğrenciler telaşla yerlerine geçerken tahtada yazı yazan Ahmet ise öğretmenin geldiğini fark etmedi.  Sınıfa sessizliğin hâkim olmasıyla Ahmet arkasını döndüğünde, sinirden gözleri kızaran Metin öğretmenle karşılaştı. Korkan Ahmet, paniklediği için tahtayı silmeyi unuttu. Öğretmenin yanından geçtiği sırada Metin öğretmen Ahmet’in kolundan yakalayarak sınıfın ortasına getirdi. Sınıf arkadaşları Metin öğretmenin yapacaklarının farkındaydı, bu yüzden bazıları korkudan başlarını yere eğerken diğerleri ise gülüşerek sınıfın ortasında titreyen arkadaşları Ahmet’i izledi.

Ahmet, öğretmenini sırasında beklemediği için özür diledi ve bundan sonra bir daha aynı hatayı yapmayacağını söyledi. Metin öğretmen, Ahmet’in söylediklerini duymuyormuşçasına kollundan sallayarak onu azarlıyordu. Arkadaşlarının önünde hırpalanan Ahmet utancından ağlamaya başladı. Ağladığını gören sınıfın haylaz öğrencilerinin gülüşmeleri Ahmet’i daha da utandırıyordu. Sınıfın kız öğrencileriyse Ahmet’in bu durumunu üzülerek izlediler. Metin öğretmen sınıfa dönerek, “Arkadaşınıza hangi cezayı vereyim,” diyerek sordu.

Öğretmenin sorusu üzerine Ahmet ile anlaşamayan öğrenciler daha önceden onlara uygulanmış olan cezanın uygulanmasını istediler. Ahmet’in cezalandırılmasını isteyen öğrencilerle, tam tersini savunan öğrenciler arasında tartışma çıkmaya başladı.

Sınıftaki gürültüden rahatsız olan Metin öğretmen Ahmet’in kulağını çekerek konuşmaya devam ederlerse aynı şeyi onlara da yapacağını söylemeye çalıştı. Kulağın acısıyla ağlayan Ahmet, yerine oturmak istediğini söyledi. Metin öğretmen, Ahmet’in kolunu bırakarak ensesini kavradı. Ensesinin sıkılmasıyla ilerleyemeyen Ahmet, öğretmenin kolunu tutarak kendini geriye doğru itti. Metin öğretmen, Ahmet’in bu karşı çıkışı sonucunda çocuğa tokat attı. Sınıf arkadaşlarının önünde hırpalanan Ahmet daha fazla bu duruma pasif kalamayarak öğretmenine fiziksel şiddet uygulamaya başladı. 50 yaşındaki öğretmeninin karnına yumruk atarak elinden kurtuldu. Karnına almış olduğu darbeyle yere çöken öğretmen Ahmet’ten böyle bir tepki beklemiyordu. Arkadaşları taraftan sözlü olarak desteklenen Ahmet, cesaretlenerek öğretmenin kulağını kavrayarak havaya kaldırdı ve suratına tıpkı öğretmenin ona yapmış olduğu gibi tokat attı.

Sınıftan çıkan bağırışları duyan okul yöneticileri 11/B sınıfına geldiklerinde Metin öğretmenin, Ahmet tarafından hırpalandığını gördüler. Bu manzara karşısında şaşkına dönen yöneticiler Ahmet’i öğretmeninin yanından alarak müdürün odasına götürdüler. Burada Ahmet ile konuşmadan müdür ve yardımcısı tarafından şiddet uygulanmaya başladı. Bir süre sonra çocuğu dövmekten vazgeçip velisine haber verdiler.

Okula gelen baba ve anne duydukları karşısında sinir krizi geçirip Ahmet’i okuldaki öğretmenlerinin yanında dövdüler ve okuldan kaydını sildirdiler. Babası Ahmet’i okuldan alarak sanayiye gönderdi.

 Ahmet kendine yapılmış olan bu haksızlığı kaldıramadı, ailesi ve öğretmenleri tarafından dinlenmemesi ve arkadaşlarının korkudan destek çıkmaması üzerine depresyona girdi. Her gün evden sanayiye çalışmaya gidiyorum diyerek köprü altındaki uyuşturucu bağımlılarıyla buluşmaya başladı. Bağımlı olmaya başlayan Ahmet, bir süre sonra eve uğramaz oldu ve ailesi tarafından reddedildi. Sokakta tek başına kalan Ahmet, uyuşturucu kullandığı bir gün okul çıkışına giderek Metin öğretmenin çıkmasını bekledi. Arkadaşları tarafından fark edilen Ahmet, acıyan bakışlara maruz kalsa da almış olduğu maddeden dolayı o bunun farkında değildi.

Metin öğretmen okuldan çıkarak arabasına doğru ilerliyordu. Ahmet saklandığı elektriktik direğinin arkasından çıkarak öğretmeninin önünü kesti. Karşısında birden bire Ahmet’i gören Metin öğretmen ürkerek geriye doğru adım attı. Ahmet’in kıyafetlerinin kir içinde olması ve uyuşturucudan tökezliyor olmasıyla dalga geçmeye başladı Metin öğretmen. Ahmet yeniden hakaretler işitmeye başlayınca öğretmeni tarafından sınıfta arkadaşlarının önünde hırpalandığı anı yaşıyormuş gibi oldu ve cebinden çıkardığı çakıyı önce Metin öğretmenin karnına daha sonrasında ise kalbine saplayarak oradan kaçarak ayrıldı.



Metin öğretmen, takınmış olduğu tavırdan dolayı öğrencisi Ahmet’in okul hayatının sonlamasına ve ailesi tarafından reddedilerek de toplumun göz ardı ettiği kesime sürüklenmesine neden oldu. Yaşadığı haksızlıktan sonra depresyona giren Ahmet ailesinin ve arkadaşlarının desteğini alamayınca çareyi uyuşturucuda buldu. Metin öğretmenle yeniden karşılaştığında öğretmeni tarafından yeniden azarlanmaya başlayınca kullandığı maddeden dolayı kendinden geçip öğretmenini öldürmek zorunda kaldı.

Olay gününden sonra Ahmet terk edilmiş olan inşaatta kendinden geçmiş halde bulundu ve hastaneye yetişemeden hayatını yitirdi. Ölüm sebebi ise yüksek tozda uyuşturucuydu.  Metin öğretmen yaşının ilerlemesinden dolayı sese duyarlı olduğunu fark ettiği gün emekliye ayrılması gerekirken maaş sorunu yaşamamak için işini sürdürdü ve hem kendinin hem de öğrencisinin hayatın sonlanmasına neden oldu.

DEĞERLENDİRME



Öğretmenlik bence gönül meselesidir.  Maalesef birçok kesim tarafından öğretmenlik tatillerin bol olduğu, dersimi anlatır geçerim işin parasına bakarım mesleğine dönüştürüldü. İş böyle olunca eğitim sistemi ve öğretim kalitesi her geçen gün düşmektedir ve düşmeye devam edecektir.

Toplumumuzda emeklilerin gelir kaynağı yeterli değildir, bu yüzden birçok kişi işlerinden ileri yaşlarda emekli olmaktadır. Öğretmenlik gibi hoşgörü, sabır mesleğini yürüten alanlarda belli yaş kesimine sahip çalışanlar bir süre sonra sesse ve kişiye karşı duyarlı hale gelmektedir. Özellikle lise çağı öğrencilerine öğretmenlik yapan kişiler öğrencilere karşı daha hoşgörülü ve sabırlı olmalıdır. Öğretmenlik mesleğini para kaynağı olarak görmek, mesleğe en başından ihanet etmektir. Bence Metin öğretmen yaşından dolayı emekliğe ayrılmalıydı ve yerini genç öğretmenlere bırakmalıydı.

Benim hikayemde Metin öğretmen yaşının ilerlemesinden dolayı sesse karşı duyarlı bir öğretmendi. Sınıfta meydana gelen gürültüyü bastırabilmek için fiziksel ve psikolojik şiddete başvurarak öğrencilerini korkutmaya çalışıyordu. Oysa bir öğretmen öğrencilerine karşı sabırla, anlayışla yaklaşarak bireyler arasındaki farklılara göre yöntemler geliştirerek öğrenciyi sınıfa ve hayata hazırlamalıdır.

Metin öğretmeni sınıf yönetimi açısından ele alacak olursak geleneksel sınıf yönetimi yaklaşımına sahip olduğu görülmektedir. Bu yaklaşımın merkezinde öğretmen vardır ve her şeyin merkezinde yine öğretmen bulunmaktadır. Öğretmen tarafından önceden belirlenmiş olan kurallar çerçevesinde sınıf düzeni sağlanmaya çalışılmakta ve uyulmadığı zamanda ise cezalandırılmaktadır. Bu yaklaşımın izlendiği sınıflarda öğrenciler pasif ve öz güven eksikliği yaşayacaklardır, bu yüzden bu yaklaşımın başarıya ulaştığı görülmemiştir.

Metin öğretmen, sınıfa geldiğinde öğrencilerin ayakta olmalarına tepkisel sınıf yönetimi yaklaşımıyla yaklaştı. Sınıf ortamında istenmeyen davranışları giderilmesi için cezalar verilmektedir. Bu yaklaşımda iletişim sorunları yaşanmaktadır ve fırsat bulunduğunda karşıt tepkinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.



Her şeyden önemlisi bir öğretmen sınıfındaki öğrencilerinin gruplaşmasına neden olmamalı ve ceza yönetimini öğrencilere indirgememelidir. Metin öğretmen Ahmet’e vereceği cezayı sınıfa sorarak öğrenciler arasında ayrıma neden oldu ve topluluk önünde cezalandırdığı içinde Ahmet’in öğrencilik hayatını elinden çalmış oldu. Metin öğretmen, Ahmet’i arkadaşlarının olmadığı bir ortamda baş başayken ve şiddet içermeyen sözlerle uyarmalıydı. Ahmet bu uyarıya rağmen hala öğretmenin kurallarına karşı geldiğinde ise okulun rehberlik öğretmenine yollanmalıydı. Hikayemde tam tersi durumla karşılaşan Ahmet, disiplin adı altında baskıya maruz kaldı ve şiddete uğradı. Okul yöneticileri öğrenciyi sorgulamadan durumu ailesine haber vererek ve ailenin olaylara karşı takınacağı tutumdan habersiz olmaları başka bir sorunun ortaya çıkmasına neden oldu. Suçlu durumdaki Metin öğretmen aklanırken, mağdur olan Ahmet ise cezalandırıldı.



Özetle öğretmenin Ahmet’i dövmesi onu arkadaşlarının önünde azarlaması karşıt tepkilerin oluşmasına neden oldu. Öğretmenin takınmış olduğu bu davranışlar yanlıştı. Bunun yerine öğrencisine karşı daha anlayışlı ve sabırla yaklaşması gerekiyordu. Lise de öğretmenlik yaptığının farkına varıp o dönemdeki çocukların psikolojik ihtiyaçlarından haberdar olarak Ahmet’e ve sınıfa karşı disiplin kuralları oluşturabilirdi. Ahmet’e göstermiş olduğu bu tutum sadece Ahmet’i değil kendinin de hayatının kararmasına neden oldu. Ve bu duruma şahit olan öğrencilerde psikolojik hasarların oluşmasına neden oldu.


Ben Olsaydım



Eğer Metin öğretmenin yerinde ben olmuş olsaydım emekliğe ayrılırdım. Bence öğretmenlik gelir kaynağı olarak görülmemeli, gönül vererek amacın öğrencilere yol göstermek olan bir meslek olmalı.

Rol model olarak görülen öğretmenlik mesleğinde özellikle lise çağında öğrencilere karşı izlenecek tutum fiziksel veya psikolojik tutum olmamalıydı. Ben sınıfımda karşılaştığım bir problemi çözmek için öncelikle öğrencimle yalnız konuşur ardından çözüm bulamazsam onu okulun rehberlik hizmetine yollardım.  Hala bir çözüme ulaşılamadığında ise derse ilgisini sağlayabilecek görevler sorumluluklar yüklerdim. Misal ben dersi anlatırken o da tahtaya önemli kısımları yazabilirdi. Bu sayede hem beni dinlemiş olacaktı hem de yazarken de öğrenmiş. Sorun çözülmedi diyelim öğrencim hala bildiğini yapmaya devam ediyor o zaman okulun müdürüyle iletişime geçip ailesiyle konuşmaya çalışırdım. Bu konuşmayı yaparken eleştiri amacıyla değil yapıcı olmak için yapardım.

11/B sınıfı benim sınıfım olmuş olsaydı ayakta oldukları için onları azarlamaz yerlerine geçmelerini beklerdim. Ve tahtayı bence öğrenci değil sınıfın öğretmeni silmelidir. Lise dönemindeki öğrenciler kendini kanıtlama ihtiyacı duymaktadır. Onlara karşı sözlü veya fiziksel tepkiler uygularsak onların ileriki yaşantılarında sorunlarla karşılaşmasına neden oluruz.

Ben çağdaş eğitim anlayışını benimserdim. Öğrencilerime karşı anlayışlı ve sabırlı olarak onların eğitimine olumlu yönde katkı sağlayacak yöntemler geliştirerek birlikte ders işlemeyi amaçlardım.

Öğretmenlik gönül işidir herkes yapamaz, yapmamalı da. Devir değişti artık herkes gelir kaynağı olarak gördüğü öğretmenliği yapmaya başladı. Eğitim kalitesi düştü öğretmenliğe olan saygı azaldı. İş böyle olunca öğrencilerde artık öğretmenlerini dinlemez duruma geldi. Kısaca önce devlet öğretmenlik mesleğine sahip çıkmalı daha sonrasındaysa kişi kendini bilip ona göre meslek edinmeli.



SON SÖZ



Her ne kadar yeni toplum düzenine göre öğretmenlik boşta kalmamak için başvurulan meslek olarak gözükse de bence öğretmenlik insanın içinden gelen doğuştan bir yetenektir. Öğretmen gönül işidir, sabırla birleştiğinde sonuca varır. Bunlardan yoksun olan insanların öğretmenlik mesleğine yanaşmamaları gerekmektedir. Öğretmen ne kadar iyi, dürüst olursa öğrencilerde o derece iyi bireyler olacaktır. Nesilleri şekillendiren öğretmenlerdir, öğretmenler ne zaman birikimsiz olmaya başladılar o zaman toplum gerilemeye başladı.

Öğretmenlik mesleği sadece 4 yıl okumakla öğretilememektedir, kişi kendini geliştirerek çağdaş bir öğretmen konumuna gelebilmelidir. Öğretmen derse girdiğinde sadece müfredata bağlı kalmamalı yeri geldiğinde öğrencileri toplumsal konular hakkında bilinçlendirmelidir.



“Heykeltıraş mermere ne ise; öğretmen de çocuğa odur.” (Addison)

Vedat Onat

Mersin, 2015

1 yorum:

  1. ilkkez okudum.zaman yönetimi ile ilgili örnek olay yazacağıma sınıf yönetimiyle ilgili örnek olay yazdim ve bu çıktı.denk geldi okudum.üzüldüm.keske öyle olmasaydı.hoca haksiz di. aynen yanlış istenmeyen davranış olduğu için tepkisel modeli belirtmiş.

    YanıtlaSil